EKRAN KORUYUCULAR

8 Kasım 2007 Perşembe

EKRAN KORUYUCULAR


Ekran koruyucular (screensaver) sitemizin wallpaper sayfasındaki resimler kullanılarak hazırlanmıştır.

Kategori
Resim sayısı
Download (zip)

MASAÜSTÜ RESİMLERİ

MASAÜSTÜ RESİMLERİ
Manzaralar


Manzaralar l Çiçekler l Hayvanlar l Uzay l Backgrounds

Aslanlı Bahçe
1024x768
800x600
Aslanlı şelale
1024x768
800x600
At ve kuşlar
1024x768
800x600



Kemerli şelale
1024x768
800x600

Bahçeye çıkış
1024x768
800x600
Balina yüzüyor
1024x768
800x600



Balkon manzara1
1024x768
800x600
Balkon manzara2
1024x768
800x600
Çiçek kelebek
1024x768
800x600



Çiçekli havuz
1024x768
800x600
Çiçekli kemer
1024x768
800x600
Kemerli şelale
1024x768
800x600



Geyikli
1024x768
800x600
Havuzlu Bahçe
1024x768
800x600
Havuzlu avlu
1024x768
800x600



Havuzlu manzara
1024x768
800x600
Hayvanlar ve göl
1024x768
800x600
Boğaziçi
1024x768
800x600



Kaplan ve ceylan
1024x768
800x600
Sütunlar maşrapa
1024x768
800x600



Kemerli bahçe
1024x768
800x600
Köpek terasta
1024x768
800x600
Kuşlar ve göl
1024x768
800x600



Terasta meyveler
1024x768
800x600
Göl manzarası
1024x768
800x600
Dağ manzarası
1024x768
800x600

HER AN HER SANİYE

HER AN HER SANİYE
Bu film boyunca tüm evrende, kendi bedeninizde ve çevrenizde her an, her saniye gerçekleşen mucizelere şahit olacaksınız.
İnsanın sadece bu filmde izleyeceğiniz olaylar üzerinde düşünmesi bile, Allah'ın insanlar üzerindeki sonsuz ihsanını, şefkatini ve merhametini anlaması için yeterlidir.
Göklerde, yerde ve bu ikisi arasında bulunan tüm kompleks sistemler insanlara hizmet için durmaksızın kusursuzca işlemektedir.
Ve her an her saniye evrenin her köşesinde ve insan bedeninde mucizevi bir uyum ve düzen yaşanmaktadır.
Allah, insanlara rahmet kapılarını sonuna kadar açmış ve onu olabilecek en güzel şekilde nimetlerle kuşatmıştır.
Her an yaşanan bu mucizeleri fark eden insanın yapması gereken ise, her bir nimet ve güzellik karşısında Allah'a sürekli şükretmektir.

Sunum İzle >>

İMTİHANIN SIRRI

İMTİHANIN SIRRI
İnsan, yeryüzünde bulunduğu sürece ahirete yönelik bir sınav yaşamakta ve bu konuda gösterdiği çabayla denenmektedir. Hayat, gerçekte Allah'ın bizleri sınamak ve eğitmek için yarattığı geçici bir süredir. İnsan bu süre boyunca düşünmek, böylece Rabbimizi tanımak, O'nun hükümlerine uymak ve sadece O'nun rızasını aramakla sorumludur. Bunun yanında bu imtihan hayatı boyunca başına gelen herşeye en güzeliyle karşılık vermek, sabretmek ve güzel ahlak göstermekle yükümlüdür. Herşeyin Rabbimizden gelen bir deneme olduğunu bilmek, bunlardan zevk almak, karşılaştığı her olayı neşe ve şevkle karşılamak ise, dünyadaki imtihanın müminlere has olan bir sırrıdır.
Bu tanıtımın amacı, çoğu zaman gaflet içinde hiç düşünmeden yaşamlarını sürdüren insanlara bu gerçekleri bildirmektir. Ve dünya üzerinde kendilerine amaç edindikleri şeylerin tümünden çok daha büyük bir amaçları olması gerektiğini hatırlatmaktır.

Sunum İzle >>

DEVEDEKİ YARATILIŞ MUCİZESİ

DEVEDEKİ YARATILIŞ MUCİZESİ
Çok az canlının yaşamını sürdürebileceği ağır çöl koşullarından etkilenmeyen vücut yapısı ile deve, üzerinde düşünülmesi gereken mucize bir canlıdır.
İzleyeceğiniz bu sunumda da devenin yaratılışındaki mucizelerden birkaçına şahit olacaksınız.

Sunum İzle >>

BİLİM ADAMLARI DİYOR Kİ

BİLİM ADAMLARI DİYOR Kİ
20. yüzyılın en büyük bilim adamlarından biri olarak kabul edilen Albert Einstein'ın da söylediği gibi "dinsiz bilim topaldır", yani dinin yol göstermediği bilim ilerleme gösteremez, kesin sonuçlara ulaşması çok zaman alır ve hatta çoğu zaman sonuç alınması mümkün olmaz.
Bilim ancak Allah'ın sonsuz kudretini, evrendeki yaratılış delillerini araştırma amacını benimser ve bu amaç doğrultusunda çalışırsa doğru sonuçlara ulaşabilir. Rotası doğru çizilirse, yani doğru yönlendirilirse bilimin gerçek amacına en kısa sürede ulaşması sağlanabilir.
Bu gerçek, birçok bilim adamı tarafından da zaman zaman dile getirilmektedir. Bu prezantasyonda söz konusu bilim adamlarından bazılarının sözlerine yer verilmektedir.

Sunum İzle >>

BALARISI MUCİZESİ

BALARISI MUCİZESİ
Balarılardaki mükemmel vücut sistemlerini, kendi aralarındaki akılcı davranışları, anlaşmak için kullandıkları dans etme ya da koku bırakma gibi yöntemleri, ayrıca arıların hesaplama, planlama, inşa etme gibi yetenekleri sayesinde inşa ettikleri peteklerin oluşumu ile birlikte tüm bunların nasıl ortaya çıktığını bu tanıtımıda seyredin.

Sunum İzle >>

DERİN DÜŞÜNMEK

DERİN DÜŞÜNMEK
Dünyaya gelmeden önce bir hiç olduğunuzu ve bir tuz tanesinden bile küçük iken nasıl bu hale geldiğinizi hiç düşündünüz mü?
İnsanlar karşılaştıkları tüm olayların yaratılış amaçlarını düşünmelidirler. İzleyeceğiniz bu tanıtım, sizi gereği gibi düşünmeye davet ediyor...

Sunum İzle >>

BİYOMİMETİK: KEMİKTEKİ TASARIM



BİYOMİMETİK: KEMİKTEKİ TASARIM
Günümüzde inşaattan sağlık sektörüne kadar birçok alanda, doğadaki bilgilerden yararlanılıyor. Ve bu bilgiler yeni bir bilim dalını ortaya çıkarmış durumda: Biyomimetik. Biyomimetik bilimi doğadaki tasarımları inceler. Ve bu tasarımları örnek alarak çözümler üretir...
Doğadaki tasarımların teknolojiye ilham verecek kadar mükemmel olmasının nedeni ise, tüm bunların Allah'ın eseri olmasıdır. Yüce Allah, sonsuz bilgisinin örneklerini, yarattığı varlıklarda göstermektedir.
Bu filmde biyomimetik biliminden kemiğin yapısı öenk alınarak yapılan yapıları görecek ve doğanın ne kadar büyük bir yaratılış delili olduğuna şahitlik edeceksiniz...

Sunum İzle >>

SOLUNUM MUCİZESİ

SOLUNUM MUCİZESİ

SolunumNefes almak...
Pek çok insanın üzerinde hiç düşünmediği, çok basit gibi görünen bu işlem, aslında bir mucizeler zincirinin ilk halkasıdır. Vücudumuzdaki her hücrenin nefes yoluyla alınan oksijene ihtiyacı vardır. Kalbinizin atışı, kaslarınızın hareketi, hücrelerin bölünmesi, düşünmek... Oksijen olmadan bunların hiçbirini yapamazdınız.
Oksijenin vücuda girişi için bir soluk yeterlidir. Derin bir soluk elbette çok daha etkilidir. Bu solukla alınan oksijen çok kısa bir sürede akciğerlere ulaşacak, burada kendisi için özel olarak tasarlanmış araçlara binecek, bu araçlar oksijeni bütün vücuda dağıtacak ve vücuttaki yaklaşık 100 trilyon hücrenin her birine yaşam kaynağı olacaktır.
Bu filmde, doğumla birlikte faaliyete geçen ve bir ömür boyu hiç durmadan çalışan bu kusursuz mekanizmayı yakından izleyeceksiniz.

SAVUNMA SİSTEMİ MUCİZESİ

SAVUNMA SİSTEMİ MUCİZESİ

HücreÜlkelerin, en önem verdikleri konulardan biri, "savunma"dır. İçten ve dıştan gelebilecek her türlü tehdite karşı daima hazırlıklı olmalıdırlar. Bir ülkenin ayakta kalabilmesi için düzenli bir orduya sahip olması şarttır. Ülkenin bütünlüğü esastır. Bu amaçla askeri eğitime büyük özen gösterilir ve ordular en modern teçhizatlarla donatılır.
Aynı durum insanlar için de geçerlidir. İnsanların da düşmanları vardır. Ancak bu düşmanları göremeyiz, hatta onların farkında bile olmayız. Fakat hep onlar hep oradalar. Soluduğumuz havada, içtiğimiz suda, yediğimiz yemekte... Kısacası hayatın sürdüğü her yerde...
Doğduğumuz andan itibaren etrafımız görünmeyen sinsi ve saldırgan bir topluluk tarafından kuşatılır. Bunlar mikroplardır: Bakteriler, mantarlar ve virüsler... Yerler, ürerler, avlarlar ve avlanırlar.
Ancak her türlü dış tehtide karşı bizi ustaca koruyan bir ordu, bedenimizde hep hazır bulunur: "Savunma sistemi"miz!
Üyelerinin sayısı 1 trilyonu geçen sistematik topluluk...
Evrende bilinen en kalabalık, en düzenli ve en disiplinli ordu!
Bu filmde, yaşadığımız ortamı paylaştığımız mikro-canlıları, mikropları tanıyacak ve bedenimizin onlara karşı verdiği mücadeleye tanık olacaksınız.

KAİNATTAKİ KUSURSUZ TASARIM TESADÜF DEĞİL

KAİNATTAKİ KUSURSUZ TASARIM TESADÜF DEĞİL

Evren"Kainattaki Kusursuz Tasarım Tesadüf Değil" olarak isimlendirdiğimiz bu belgeselde, kendilerini tesadüf çıkmazının içine sokarak, çevrelerindeki tasarım harikalarını ve yaratılış delillerini inkar edenlerin, kendilerini ve içinde yaşadıkları evreni yaratan Allah'ın apaçık olan varlığını kabul etmemek için ne tür bir mantık bozukluğu içinde olduklarına hep beraber şahit olacağız.
Ancak filmimizi izlemeden önce şunu belirtmekte yarar vardır: Bugün bazı kimselerin, çevrelerindeki yaratılış delillerini "tesadüf eseri"olarak nitelendirip inkar ederken orataya koydukları mantık bozuklukları ve çelişkileri, tarih boyunca yaşamış olan tüm putperestler ve inkarcı toplumlarda da rastlanan bir kavrayış eksikliğidir. Geçmiş toplumlarda da insanlar totemleri, elleri ile yonttukları heykelleri ilah olarak kabul etmişler, taştan topraktan heykellerin yaratıcı olabileceğine inanacak kadar şuurlarını yitirmişlerdir.

ATOM MUCİZESİ

ATOM MUCİZESİ
AtomBu filmde atomun içinde meydana gelen pek çok şaşırtıcı ve mucizevi olayı izleyeceksiniz. Göreceksiniz ki atomlardan meydana gelen bir vücutla havadaki atomları soluyor, besinlerdeki atomları yiyor ve suyun atomlarını içiyorsunuz. Gördükleriniz ise gözünüzdeki atomlara ait elektronların fotonlarla çarpışmasından başka bir şey değil. Peki ya dokunarak hissettikleriniz? Onlar da cildinizdeki atomların eşyalardaki atomları itmesinden ibaret... Atomun yapısı ise son derece kompleks bir denge ve dizayna sahip. Dolayısıyla bu yapıların hiçbiri, Allah’ın varlığını inkar eden materyalist felsefenin iddia ettiği gibi tesadüfen oluşmuş olamaz. Tesadüf ancak karmaşa, bozukluk, düzensizlik ve hata doğurur. Atomdaki muhteşem uyum, düzen ve denge ise, bizlere tüm canlılığın bilinçli ve kusursuz bir yaratılışın ürünü olduğunu göstermektedir. Bu filmde izleyeceğiniz tüm bilimsel gerçekler, inkarcı felsefeyi tartışma götürmez bir biçimde çökertmekte ve canlı-cansız her şeyin kökeninin tesadüf değil, yaratılış olduğunu ispatlamaktadır.

BEYİN MUCİZESİ



BEYİN MUCİZESİ
BeyinÇağımız teknoloji ve iletişim çağı...
Bilgisayarlar ve telefonlar tüm dünyayı birbirine bağlıyor. Bugün yaklaşık 6 milyar insan teknolojinin yardımıyla birbirine ulaşabiliyor... Bilim adamları iletişim teknolojilerini bir adım daha ileriye taşıyabilmek için yeni projeler geliştiriyor... Ancak şu anda yeryüzünde öyle bir iletişim ağı kurulu ki yaklaşık 100 milyar kullanıcı bu iletişim ağı üzerinden sürekli haberleşiyor... Bu kullanıcılar iletişimi kolaylaştırmak için trilyonlarca yeni bağlantı kuruyor... Burada, bilgisayarınızdaki gibi bağlantı sorunları pek yaşanmıyor. Kullanıcılar hiç dinlenmiyor. Burada elektrik kesilmiyor. Burası beyin!..
Sahip olduğunuz bu mükemmel iletişim ağı daha hiçkimse varlığınızdan haberdar değilken kurulmaya başladı... Doğumunuzla birlikte sistem gelişimi hızlandı ve o günden beri kurulan ağların sayısı her geçen gün artıyor... Yaşınız ilerledikçe deneyimleriniz beyninizi, beyniniz de sizi şekillendiriyor. Çevrenizle kurduğunuz ve gelecekte sürdüreceğiniz o güçlü bağı mümkün kılıyor.
Bu belgeselde, insan hayatının en önemli unsurlarından biri olan beynin içindeki o kusursuz ve İlâhî tasarıma, işleyişe tanık olacaksınız...

DOĞADAKİ DELİLLER

DOĞADAKİ DELİLLER
Diğer Konular


Thomas Alva EdisonDoğadaki yaratılış delilleri zaman zaman tasarım olarak nitelendirilmektedir. Ancak doğadaki yaratılış delilleri ile bizim yaptığımız tasarımlar arasında büyük farklılıklar mevcuttur. Bu farklar daha çok insan yapısı tasarımların ortaya çıkış şekli ile ilgilidir. Örneğin bizlerin tasarım yaparken sık sık kullandığımız “bilgi aktarımı” denen olayın doğada olmadığı görülür. Bir mühendis bir denizaltının suya dalıp çıkması için gerekli bilgileri bir başka mühendise aktararak başarısız bir tasarımı işler hale getirebilir. Ama suyun içinde solungaç tipi solunum yapan bir balığın, karadaki bir kertenkeleninki gibi bir solunum sistemini nasıl geliştirmesi gerektiğini bir başka kertenkeleye aktarması imkansızdır.

Bizler tasarımlarımızı değişik modeller yaparak ya da çeşitli denemelerde bulunarak mükemmelleştirebiliriz. Örneğin Thomas Alva Edison elektrik ampulünü ilk defa yaptığında tüm bu niteliklerini kullanmıştı. Elektrik enerjisini ışık elde etmek için nasıl kullanması gerektiğini biliyordu. Bunun için gerekli sistemi kuracak bir beceriye de sahipti. Bir model yapmış ve bunda değişik malzemeleri deneyerek en iyi verimi yakalamaya çalışmıştı. Yaptığı çeşitli modeller sonucu birinde karar vermiş ve tarihe elektrik ampulünün mucidi olarak geçmiştir.

Kuş

KediDoğadaki canlılar, kesinlikle Edison’un ampulü ile aynı süreçten geçmemişlerdir. Bir kere doğadaki yaratılış delilerinin deneyim ile ortaya çıkması düşünülemez. Çünkü insan yapısı bir tasarımın üzerinde defalarca değişiklik yapabilirsiniz. Ama söz konusu olan bir canlı ise bu imkansız hale gelir. Canlılardaki sistem ve organların çoğu, çok sayıda bağımsız parçanın bir arada çalışmasıyla işlev görür. Bu parçaların bir tanesi dahi olmasa ya da sakat olsa, organ hiçbir işe yaramaz. Canlılığın temel birimi olarak kabul edilen hücre hakkında biraz bilginizin olması bunu anlamanız için yeterlidir:

“…Vücudunuzdaki her hücre saniyede ortalama 2000 protein oluşturmaktadır. Her saniyede, her hücrede ve hiç aralık verilmeksizin. Hücreler bunu öylesine mütevazi bir tavırla yapmaktadırlar ki biz bunca faaliyeti hiç ama hiç hissetmeyiz. Protein yüzlerce aminoasidin bir araya gelerek oluşturduğu bir dizidir ve aminoasitlerde yaklaşık on milyon atomdan oluşan beş yüz kadar aminoasidi seçip bunları önceden seçilmiş olan dizilerde organize ediyor, bir araya getiriyor her bir dizinin spesifik bir şekilde kıvrılıp kıvrılmadığını kontrol ediyor ve daha sonra her bir proteini her nasılsa bu özel proteine ihtiyaç duyduğunun işaretini veren belli bir alana, bazılarını hücre içine, bazılarını hücre dışına gönderiyor. Bu işlem her saniye, her hücrede tekrarlanıyor. Bedenimiz yaşayan bir mucizedir.”(1)

İnsan Vücudu

SaatHücrenin bu işleyişi bir saate göre kat kat daha karmaşıktır. Hücredeki bileşenlerin sayısı saattekinden çok daha fazladır. Bugün bilim adamları hücredeki bu karmaşık ama son derece düzenli işleyiş karşısında hayranlıklarını gizleyemiyorlar. Geçtiğimiz yüzyılın başında hücre ile ilgi kitap sayısı birkaç tane iken bugün bu konuda kütüphaneler dolusu kitap ve doküman mevcut. Bu durum “hayatın kökeni nedir?” sorusunu gündeme getirmektedir:

“Hayatın başlangıcına dair öne sürülen bütün moleküler, biyolojik ve kimyasal görüşleri ayrıntılarıyla inceleyip, bu konuda bulabildiğim bütün kitap ve makaleleri okudum. Ancak tatmin edici bir izahat ile henüz karşılaşmadım. Temel sorun ilk canlı sistemi için gerekli olan orijinal modelde (DNA ya da RNA) yatmaktadır. En temel özlerine indirgense bile, bu model çok kompleks bir yapıda olmalıydı. Sadece ve sadece bu modele dayanılarak, bir yaratıcının varolduğunu söylemek gayet makul bir şey olacaktır.”(2)

DNA
Storrs Connectuit Üni. Hücresel ve Moleküler Biyoloji Profesörlüğü yapan Prof. Jay Roth hücredeki mükemmel yapı ve organizasyonun Allah’ın varlığının ispatı için yeterli olacağını şu cümlelerle anlatır: “Sadece tek bir proteinin, örneğin glikojen fosforilizin fazlasıyla kompleks yapısı bile insanın kafasını karıştırmaya yetiyor. Protein sentezi, DNA replikasyonu ve onarımı ve aynı oranda karmaşık olan daha yüzlerce süreç göz önüne alındığında insan ancak huşu olarak tanımlanabilecek bir hisle baş başa kalır.”

Alıntılar

(1) Gerald L. Schroeder, Tanrı’nın Saklı Yüzü, Gelenek Yayıncılık, Nisan 2003, İstanbul, ss.67-68
(2) Henry Morgenau & Roy Abraham Varghese, Kosmos Bios Teos, Gelenek Yayıncılık, Ekim 2002, İstanbul, s.185.

(361 KB) Word doc (zip)
(270 KB) Adobe pdf (zip)

DOĞADAKİ DELİLLER

DOĞADAKİ DELİLLER
Diğer Konular


Thomas Alva EdisonDoğadaki yaratılış delilleri zaman zaman tasarım olarak nitelendirilmektedir. Ancak doğadaki yaratılış delilleri ile bizim yaptığımız tasarımlar arasında büyük farklılıklar mevcuttur. Bu farklar daha çok insan yapısı tasarımların ortaya çıkış şekli ile ilgilidir. Örneğin bizlerin tasarım yaparken sık sık kullandığımız “bilgi aktarımı” denen olayın doğada olmadığı görülür. Bir mühendis bir denizaltının suya dalıp çıkması için gerekli bilgileri bir başka mühendise aktararak başarısız bir tasarımı işler hale getirebilir. Ama suyun içinde solungaç tipi solunum yapan bir balığın, karadaki bir kertenkeleninki gibi bir solunum sistemini nasıl geliştirmesi gerektiğini bir başka kertenkeleye aktarması imkansızdır.

Bizler tasarımlarımızı değişik modeller yaparak ya da çeşitli denemelerde bulunarak mükemmelleştirebiliriz. Örneğin Thomas Alva Edison elektrik ampulünü ilk defa yaptığında tüm bu niteliklerini kullanmıştı. Elektrik enerjisini ışık elde etmek için nasıl kullanması gerektiğini biliyordu. Bunun için gerekli sistemi kuracak bir beceriye de sahipti. Bir model yapmış ve bunda değişik malzemeleri deneyerek en iyi verimi yakalamaya çalışmıştı. Yaptığı çeşitli modeller sonucu birinde karar vermiş ve tarihe elektrik ampulünün mucidi olarak geçmiştir.

Kuş

KediDoğadaki canlılar, kesinlikle Edison’un ampulü ile aynı süreçten geçmemişlerdir. Bir kere doğadaki yaratılış delilerinin deneyim ile ortaya çıkması düşünülemez. Çünkü insan yapısı bir tasarımın üzerinde defalarca değişiklik yapabilirsiniz. Ama söz konusu olan bir canlı ise bu imkansız hale gelir. Canlılardaki sistem ve organların çoğu, çok sayıda bağımsız parçanın bir arada çalışmasıyla işlev görür. Bu parçaların bir tanesi dahi olmasa ya da sakat olsa, organ hiçbir işe yaramaz. Canlılığın temel birimi olarak kabul edilen hücre hakkında biraz bilginizin olması bunu anlamanız için yeterlidir:

“…Vücudunuzdaki her hücre saniyede ortalama 2000 protein oluşturmaktadır. Her saniyede, her hücrede ve hiç aralık verilmeksizin. Hücreler bunu öylesine mütevazi bir tavırla yapmaktadırlar ki biz bunca faaliyeti hiç ama hiç hissetmeyiz. Protein yüzlerce aminoasidin bir araya gelerek oluşturduğu bir dizidir ve aminoasitlerde yaklaşık on milyon atomdan oluşan beş yüz kadar aminoasidi seçip bunları önceden seçilmiş olan dizilerde organize ediyor, bir araya getiriyor her bir dizinin spesifik bir şekilde kıvrılıp kıvrılmadığını kontrol ediyor ve daha sonra her bir proteini her nasılsa bu özel proteine ihtiyaç duyduğunun işaretini veren belli bir alana, bazılarını hücre içine, bazılarını hücre dışına gönderiyor. Bu işlem her saniye, her hücrede tekrarlanıyor. Bedenimiz yaşayan bir mucizedir.”(1)

İnsan Vücudu

SaatHücrenin bu işleyişi bir saate göre kat kat daha karmaşıktır. Hücredeki bileşenlerin sayısı saattekinden çok daha fazladır. Bugün bilim adamları hücredeki bu karmaşık ama son derece düzenli işleyiş karşısında hayranlıklarını gizleyemiyorlar. Geçtiğimiz yüzyılın başında hücre ile ilgi kitap sayısı birkaç tane iken bugün bu konuda kütüphaneler dolusu kitap ve doküman mevcut. Bu durum “hayatın kökeni nedir?” sorusunu gündeme getirmektedir:

“Hayatın başlangıcına dair öne sürülen bütün moleküler, biyolojik ve kimyasal görüşleri ayrıntılarıyla inceleyip, bu konuda bulabildiğim bütün kitap ve makaleleri okudum. Ancak tatmin edici bir izahat ile henüz karşılaşmadım. Temel sorun ilk canlı sistemi için gerekli olan orijinal modelde (DNA ya da RNA) yatmaktadır. En temel özlerine indirgense bile, bu model çok kompleks bir yapıda olmalıydı. Sadece ve sadece bu modele dayanılarak, bir yaratıcının varolduğunu söylemek gayet makul bir şey olacaktır.”(2)

DNA
Storrs Connectuit Üni. Hücresel ve Moleküler Biyoloji Profesörlüğü yapan Prof. Jay Roth hücredeki mükemmel yapı ve organizasyonun Allah’ın varlığının ispatı için yeterli olacağını şu cümlelerle anlatır: “Sadece tek bir proteinin, örneğin glikojen fosforilizin fazlasıyla kompleks yapısı bile insanın kafasını karıştırmaya yetiyor. Protein sentezi, DNA replikasyonu ve onarımı ve aynı oranda karmaşık olan daha yüzlerce süreç göz önüne alındığında insan ancak huşu olarak tanımlanabilecek bir hisle baş başa kalır.”

Alıntılar

(1) Gerald L. Schroeder, Tanrı’nın Saklı Yüzü, Gelenek Yayıncılık, Nisan 2003, İstanbul, ss.67-68
(2) Henry Morgenau & Roy Abraham Varghese, Kosmos Bios Teos, Gelenek Yayıncılık, Ekim 2002, İstanbul, s.185.

(361 KB) Word doc (zip)
(270 KB) Adobe pdf (zip)