İKLİMLER VE DÜNYA'DAKİ BENZERSİZ ÇEŞİTLİLİK
Mucize Gezegen
İklim Olaylarının Temeli Atmosferdir
Dünya'nın uydusu Ay'a ayak basılmasının ardından yapılan bilimsel deneyler atmosferin olmadığı bir yerde canlılıktan söz edilemeyeceğini kanıtlamıştır. Atmosferin yapısında %79 azot, %21 oksijen, %0.03 karbondioksit ve eser miktarda olmak üzere helyum, neon, kripton ve argon gibi gazlar bulunur. Ayrıca yapısında kimyasal bir bileşik olmamakla birlikte su buharı ve çeşitli organik ve inorganik maddeler de yer alır. Yüce Allah atmosferin bu özellikleri ile dünyanın yaşanabilir bir mekân olmasını sağlamıştır. Atmosfer Dinamik Bir Yapıya Sahiptir Yerçekimi nedeniyle yerküreye bağlı olan atmosferin bu hali onu hiçbir zaman statik(durağan) bir duruma getirmemiştir. Aksine atmosfer ilk oluştuğu günden beri dinamik bir özellik göstermiştir. Günümüzde yerküre soğumuş olmasına rağmen, Güneş'in etkisi devam etmektedir. Bu nedenle atmosferde Güneş'in etkisine bağlı olarak meydana gelen hareketlilik, ısı, yağış ve rüzgârlar gibi çeşitli iklim olaylarını ortaya çıkarır. Burada dikkat çekici olan bir nokta atmosferin oldukça hareketli bir yapısı olmasına karşın her yerdeki kalınlığının ve yüzey üzerindeki ağırlığının eşit olmasıdır. Böyle bir durumun oluşması tesadüflerle açıklanamaz. Hiçbir karışıklık olmadan her şeyin düzenli bir biçimde varlığını sürdürmesi, ancak onu denetleyen bir yöneticinin olması ile mümkündür. Havanın ısınması ısınan kütlenin genişlemesine dolayısıyla da harekete geçerek yükselmesine neden olur, ancak hava yükselmesine rağmen atmosferin dışına çıkamaz ve bir müddet sonra yatay doğrultuda hareket eder. İşte bu noktada havanın ısınıp kütlesel olarak yer değiştirmesi basıncın oluşmasına neden olur. Bu kütlesel hareket sırasında basınç, olması gereken ortalama değerinin altına düşer. Buna karşılık kenar bölgelerde bir birikme ve yığılma meydana geldiği için o sahada da ortalamanın üzerinde basınç oluşur. Bu biçimde yüksek ve alçak basınç merkezleri meydana gelir. Yüksek basınç yoğun hava kütlesini alçak basınç ise yoğun olmayan hava kütlesini meydana getirir. Bu basınç farklılıkları atmosferde yüksek basınç merkezlerinden alçak basınç merkezlerine doğru bir hava akımına neden olur.
Havanın Su Buharı Tutma Kapasitesindeki Ayar Hava ısındığı oranda nem tutma kapasitesi artar. Soğuduğu ölçüde de nem tutma kapasitesi azalmış olur. Bu durum havanın bağıl nem oranını belirler. Hava kütlesinin sahip olduğu bu fiziksel özellik yağışların kaynağını meydana getirir. Hava kütlesi soğuduğu zaman bu suyun fazlasını tutamayacağından, nem fazlası yağış şeklinde düşer. Aynı biçimde hava kütlesi çok hızlı soğursa çiğ, kırağı, kar, dolu gibi çeşitli yağış biçimleri meydana gelir. Yağışlar canlı yaşamı için çok önemlidir. Farklı biçimlerde düşmesinin de birçok hikmeti vardır. Nitekim çiğ şeklinde düşen yağışlar özellikle kurak, yarı kurak bölgelerde bitkilerin su ihtiyacını karşılar. Bu iklim tipine uygun olarak yaratılmış yaprak ve kök sistemi suyu oldukça gelişmiş bir teknikle hiç boşa harcamadan kullanır. Kar örtüsü bitki tohumlarını toprak altında adeta bir yorgan gibi örterek soğuk iklim koşullarından korur. Kar ilkbaharda eriyerek akarsu ve göllerin ana besin kaynağı olur. İKLİMİN BELİRLENMESİ İÇİN YARATILMIŞ BİR SEBEP: COĞRAFİ FAKTÖRLER Dünya'nın Şeklinin Ve İklimleri Belirlenmesi Dünya'nın küre şeklinde olması nedeniyle ekvator ile kutuplar arasında kalan alanlar yıl içinde güneş enerjisinden farklı oranlarda yararlanırlar. Bilindiği gibi ekvator hattı üzerindeki alanlar enerji alma açısından en üst boyuta ulaşırken, kutuplara doğru gidildikçe enerji miktarında bir azalma meydana gelir. Bu biçimde ekvatordan kutuplara doğru atmosfer kütlelerinin ısınma değerleri farklı olur.
Eğer Dünya'nın bu şekli olmasaydı, Dünya'da bu kadar çeşitli iklim bölgeleri ve her iklim bölgesine özgü canlılar ile insanların yaşam tarzları olmazdı. Nitekim insanların yiyeceklerinden, barındıkları konutlara kadar her şeyde iklimin etkisini görmek mümkündür. Eskimoların yaşadıkları kutuplarda, buzullardan yapılmış iglu adı verilen konutlar, kalın kürklerden oluşan giysiler, Afrika kıtasında yerini ağaç dalları ve yapraklardan yapılmış konutlara ve oldukça ince giysilere bırakmıştır. Dünya'nın şekli kadar ilginç olan bir diğer özellik Güneş etrafındaki dönüşü ve 23.50’lik eğikliğidir. Eğer Dünya'nın Güneş etrafındaki bu dönüşü olmasaydı, mevsimlerin oluşması mümkün olmazdı. Dünya'nın bir tarafı her zaman yaz, bir tarafı her zaman kış mevsimini yaşardı. Eğer 23.50’lik bu hassas açı olmasaydı, güneş ışınları hep aynı açıdan geleceğinden ekvator çok ısınacak, kutup bölgesi hep karanlıkta kalacaktı. Bu durumda ekvator hep çok sıcak ve çok aydınlık, kutuplar ise hep çok soğuk ve karanlık olacaktı. Her iki durumda tür çeşitliliği olmayacak, kutuplarda yaşayan hayvan ve bitkiler soğuk nedeniyle çoğalamayacaktı, çünkü oldukça çetin geçen ve sürekli karanlık olan kış soğuklarına hiçbir yavru hayvan dayanamayacaktı. Kısacası Dünya bugünkü görünümünden çok farklı olacak belki de canlılık hiç olmayacaktı. Farklı Basınç Kuşakları İklim Tiplerini Zenginleştirir
Eğer basınç sistemleri farklı olmasaydı rüzgârların oluşması, nemli ve kuru hava kütlelerinin hareket etmesi mümkün olmazdı. Bu durumda hava ufacık bir esintiden bile yoksun her zaman durgun, son derece kurak veya çok yağışlı olurdu. Eğer Dünya'daki, deniz ve karaların tamamı alçak basınç merkezi olsaydı, bu durumda nemli hava kütlelerinin kara içlerine girmesi ile sürekli yağmur yağar, seller ve heyelanlar kaçınılmaz olurdu. Eğer kara yüzeyi üzerinde her yer yüksek basınç merkezi olsaydı bu durumda da karalar hiç yağış alamaz, tüm kara yüzeyi çöllerle kaplı olurdu. Her iki durumda da canlılık oluşamazdı. Ancak yüce Allah’ın dilemesi ile kara ve denizler üzerindeki basınç merkezleri, yağışlar, rüzgârlar bir denge içerisindedir ve tam canlılara fayda verecek özelliklerdedir. Allah Dünya Üzerinde Deniz ve Karaları Belli Bir Oranda Yaramıştır Denizler ve karalar arasındaki yapısal farklılıklar deniz ve karaların farklı ısınıp soğumalarına neden olur. Denizlerin karalara oranla daha geç ısınıp soğuması, denizleri ısı tutucu özelliği daha fazla olan alanlar halline getirir. Bu durum karaların daha sert olan iklim özelliklerini yumuşatır. Ayrıca denizlerin nem taşıma özellikleri nedeniyle yağmurların yağmasına vesile olma gibi özellikleri vardır. Denizlerin iklim üzerindeki bir diğer etkisi sıcak ve soğuk okyanus akıntıları ile olur. Teorik olarak okyanus suları yüksek enlemlerde soğuk, alçak enlemlerde sıcak olmalıdır, fakat aynı enlem üzerinde bulunduğu halde iki kıyı bölgesi arasında farklı okyanus akıntıları nedeniyle birbirine benzemeyen iklim tipleri oluşur.(1) Allah Yüzey Şekillerini Hava Kütlerini Etkileyecek Biçimde Yaratmıştır
Dünya üzerinde iklimin meydana gelebilmesi için güneş enerjisine ve coğrafi faktörlere gereksinim vardır. Güneş enerjisi rüzgârları, sıcaklığı, yağışları ve hava kütlelerinin akımlarını kontrol ederken, coğrafi faktörler de kara ve denizler ile yüzey şekilleri aracılığı ile iklim üzerine etki eder. Bu faktörlerin tümünün atmosfer üzerinde oldukça karmaşık bir biçimde çalışması söz konusudur. Ancak bu karmaşık çalışma hiçbir zaman bir kargaşa durumu yaratmaz. Aksine birbiri içine geçmiş olan karmaşık olaylar zinciri sonucunda her bölge hatta yörede belli kurallara göre işleyen bir düzen söz konusudur. Ancak burada ilginç olan nokta aynı ilkelerin her bölge ve yörede birbirine benzememesi, atmosfer koşulları ve iklim tipleri oluşturmasıdır. Kuşkusuz iklimin belli bir düzen içinde işlemesi ile oluşan çeşitlilik yüce Allah’ın dilemesi ve her olayı ve canlıyı denetimi altında tutmasının bir sonucudur.
|
Alıntılar (1) Okyanus Akıntıları hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız: Mercek Dergisi, Ağustos 2003 sayı:26, s.10-12 |
| |||
|
0 yorum:
Yorum Gönder